Kadınlar dünyanın en narin varlıklarıdır. Kapıyı açıp evinize girdiğinizde "anne" dersiniz ona, nikah masasında "evet!", bir hastane odasında minicik gözler bakar size, "kızım" dersiniz. Dünya'nın en güzel şiirleri kadınlara yazılmıştır, tınısını çok sevdiğiniz şarkılar da öyle keza. Kalbinizin normalden farklı attığını hissettiğiniz an karşınızda bir kadın vardır. Hayat yemyeşil bir bahçeyse, o bahçenin güzelliğini yüreğinize dolduran yegane sebep kadındır. Huzuru yakanızdan eksik etmeyen bu güzelliklerin değerini hiçbir zaman kaybetmeyin... Masanın üzerinde bırakılan dergideki yazı dikkatini çekmişti Zeynep'in... Durdu bir an ve düşündü. Derin bir iç çektikten sonra aynadaki yansımasını gördü. Ağlamaktan şişen gözlerini çevreleyen morluklar, gördüğü şiddetten daha çok acıtıyordu içini... Masayı sildikten sonra dergiyi aynı şekilde yerine bıraktı. Daha çok işi vardı çünkü. Büyük salonun temizliği, çocukların odası, mutfaktaki bulaşıklar, makineye atılmayı bekleyen perdeler... Hemen işe koyuldu, çalışmalıydı. Kızının o çok istediği okul çantasını almalıydı. Oğlanın da ayakkabıları eskimişti zaten. Vücudundaki ağrılara ve yorgunluğuna aldanmayıp işlerini bitirdi. Yevmiyesini aldıktan sonra hızlı adımlarla evine gitti. Okul çıkış saati yaklaşıyordu. Kısıtlı bütçesinin el verdiği kadar çocuklarına yemek hazırladı. Tam oturup dinlenecekti ki kapı çaldı. Heyecanla kapıyı açmaya yöneldi. Gelen Bekir'di. Yine aynı soğuk bakışlarıyla ve sert adımlarıyla içeri girdi. Ceketinin cebinden bir sigara çıkarttı ve koltuğa oturdu. "İçme şu zıkkımı evde, çocuklar etkileniyor kokusundan." Dedi Zeynep. Bakışlarını daha da çok sertleştirdikten sonra yüksek bir sesle "eeeh! Bi keyfimiz olmayacak mı yahu! Rahat bırak beni!" Diye karşılık verdi Bekir ve devam etti. "Yevmiyeni aldın mı? Para lazım" "Yine kumara mı gideceksin Bekir? Çocukların ihtiyaçları var, okuldan uyarıyorlar sürekli." "Başlatma çocuklarından Zeynep! Borç gırtlağa dayanmış çocuk diyorsun. Çıkar parayı almayayım ayağımın altına!" "Öldürsen de çıkarmam. Senin kumarına verecek param yok artık benim!" "Öldürsem de çıkarmazsın demek ha! Öldürsem de ha!" Yediği dayaklara, duyduğu küfürlere alışmıştı artık Zeynep. Acıtmıyordu artık içini, yavrularının çaresiz bakışlarının acıttığı kadar. Oğlunun ayakları üşümesin istiyordu artık. Kızı okulda arkadaşlarına imrenen gözlerle bakmasın istiyordu. Yoksulluk umrunda değildi. Bir ekmeği bölüşmeye bile razıydı fakat mutlu bir şekilde... Kocasından küfürler yerine tatlı sözler duymak istiyordu. Yüzü şiddetten değil de mutluluktan kızarmalıydı... Zeynep bütün kadınların ortak bir karakteri ise; "insan" olan artık kadınlara değer vermeli... Kadın... |
1487 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |